16 Ağustos 2012 Perşembe

Haksız Para Talebi - AMERİKAN KÜLTÜR DERNEĞİ DİL KURSU

amerikan-dil-kursuAMERİKAN KÜLTÜR DERNEĞİ DİL KURSU
Akd yurt çapına açmış olduğu İngilizce kursların Beykentteki temsilcilerine bir dönem 700 TL. Fiyatla gönderdim. Bir dönem sonunda 3 dönem olarak 1800 TL’ye mutabık kalarak paralarını kredi kartımdan taksitler halinde alındı. Bir dönem sonunda hafta sonları 14:00-17:00  gidilmiş olan kurs saatlerini 10:30-13:40 değiştirme talebimize artı bir para talepleri oldu.  Haksız bir para talebi olduğu için ihtiraz ettim.  Bu ihtirazlarıma “Nuh,” deyip “ Peygamber,” dememeleri üzerine 150 TL’lik bir aylık bir senet imzaladığım gibi gereken ihtirazları sözlü belirtiğim gibi yazılı olarakta not düşerek Tüketici mahkemesine gittim. Mahkemeye gittiğim biline biline senettin vadesi gelir gelmez,  muhatabı aranması gerekirken çocuğumdan bu para talep edildiği gibi defalarca telefonundan aranıyor. Tesadüfen bu telefonların birinde yanında olduğum için telefonu alarak,  mahkemelik olduğumuzu hatırlatmama rağmen hala ödenmesi için diretince, ”hayır!” diyerek kapatıyorum.
Bu haksız para talebini merkezlerinde bildirmiş ama onlarda bunlara katıldıklarını ifade ettiklerini bildirince şahsıma başka bir seçenek kalmadığı için mahkemeye gittim.  Gittim gitmesine ama bunlar mahkeme falanda tanımıyor.” İllaki ödeyeceksin,” diye tuturuyorlar. Ödemeyince, aba altından sopa göstererek gözdağı veriyorlar. Buna da ”siz bilirsiniz,” diyorum.
Aradan belli bir süre sonra yine muhasebedeki Nuray  hanımca aranıyorum. Mahkemeden karar tebliğinin geldiğini, ben ise buna “ eğe , sonuç ne?”  diye sorduğumda   pişkin pişkin “biz kazandık,” deyince  “gözünüz aydın,” diyorum. Hiç zaman kayıp etmek istemeyen Nuray Hanım,” Ne zaman ödeyeceksin,” diyor  tabii .  Ben ise buna   “tebliğ bana da gelince,” diyorum  “Bizdeki tebliğ gösterelim” deyince bunu kabullenmeyerek telefonu kapatıyorum.
Aradan fazla bir zaman geçmeden yine aranıyorum. “Tebliğ gelmedi, ”dememe rağmen  yine abasının altındaki sopayı işaret ediyorsa da yine “yok” diyorum.
Muhasebedeki Nuray Hanım dediğini yapmış.  Aba altındaki sopası tarafından aranıyorum. Senettin mahkemelik olduğunu,  mahkemenin sonucuna göre senedin ödeneceğini ifade edince ,”tamam,” denilerek kapatıyor.
Aradan iki hafta kadar  geçtikten sonra birkez daha tebliğ sormaya  gitmek için kalkacağım sırada telefon çalıyor. 533 bir numara.” Alo…” der demez avukat çıkıyor ortaya. Tebliğin gelip gelmediğini anlatmaya çalıştığım gibi çayımı içtikten sonra Esenyurta  gideceğimi  anlatmamı bile dinlemeyen avukat  , icra yoluyla aba altından sopa göstermeye başlıyor. “umurumda olmadığımı,” belirterek tebliğ için kalkıyorum.  Telefonu kapatmamış olan avukat bey, hala aba altından sopa göstererek, “tebliği alınca ödersen beni ara, ”deyine “ haydi oradan be!... Ne arayacağım?” diyerek kapatıyorum.
Bana gelmeyen tebliğ, Kaymakamlıktan postaneye, postaneden Kaymakamlığa gitmiş. Tüketici Sorunlarındaki görevlilerden alarak meraklar içinde dışarı çıkıyorum. Aracımın içine geçerek

okuyorum. Burada herhangi bir karar verildiği yok. Bunun için avukatı arayarak, ”hani” diyorum  “burada mahkeme sizi haklı bulduğunu söylüyordunuz. Burada öyle bir şey yok ,”diyerek okumaya başlıyorum:
“Başvurunuz üzerine Tüketici sorunları Hakem Heyetimizce alınan 211308 nolu karara etkendir. Değeri 1.161.67 TL’nin altında olan ürünle ilgili ihtilaf olması nedeniyle verilen karar tarafları bağlamaktadır. Taraflar bu karara tebliği tarihinden itibaren 15 gün içinde Tüketici Mahkemesine ihtiraz edebilirler. Karar yerine getirilmediği takdirde icra müdürlüğüne başvurularak ilamlı takip başlatılması gerekmektedir.
Bilgilerinize arz ederim.”
“Yok”, diyor avukat bey “eksik okuyorsun.”   İhtiraz hakkımın olduğunu yutarak “icraya “ gidebileceklerini ima ederek kendilerine “ hak ”verdiklerini ifade ediyor.  Ardından ödeyip ödemeyeceğimi hakkında sorular sorduğu gibi, ödediğim takdirde aramamı istiyor ama bu isteğini kabul etmeyerek telefonu kapatıyorum.
Telefonu kapattıktan sonra  “kültür” yayma amacıyla kurulmuş olunan derneğin “dil “ kursuna gidiyorum. Muhasebeci bayanın suratı pek iç açıcı değil. Sanırım avukat bey aramış. Yanında bulunan birilerinin çıkmasıyla içeri giriyorum. İçeri girer girmez:  “Hani mahkemeyi siz kazanmıştınız? Niye yalan söylüyorsunuz? “diyorum. Çıt, yok.  “ Böyle karar mı olur. Kurt’un önünden kaçan kuzuyu geri gerisine Kurt’un  önüne atmaktır bu.. İhtiraz edebilirim ama lanet olsun gerek yok. Umarım, bu parayla kursağınız dolar ,” demem üzerine çıt bile çıkmayan bayan bilgisayarında bir şeyler yazmaya başlamaya başlayınca kredi kartımı çıkartarak ayakta uzatıyorum.  “olmaz,” diyor. “ Peşin olarak yazdım. Silinmez.  Zaten oldukça gecikti.”
“Ne demek silinmez?!  Sil…” diyerek  kartı masaya atıyorum.
Silinmez olan yazı siliniyor.  Haksız olarak talep etmiş oldukları para böylece kursaklarına giriyor. Acaba doldu mu bilemiyorum. İnsanın aç gözlülüğü ne kadar tehlikeliyse, kurumların aç gözlülüğü de bir o kadar tehlikeli galiba. İşte bunun için başta kültür adı altında kurslar açmış olan Akd kınıyor ve bunların uzantısı olan Beylikdüzü  Beykentteki yetkililerin tümünü kınıyor açgözlülükleriyle baş başa bırakıyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder